Tulum genellikle bölgenin dağ köylerinde kullanılan bir çalgıdır. Tarihiyle ilgili kesin bir bilgi olmamakla birlikte yörenin en eski nefesli çalgısıdır. Genellikle düğünlerde, şenliklerde ve yol havalarında(yaylaya çıkış) çalınır. Temel olarak “dudula”(ağızlık), “gövde” ve “nav” bölümlerinden oluşur. Tulumu şişirmek için kullanılan dudula; yuvarlak bir ağacın içi delinerek yapılır, çalgıcı dudulanın ağzını dili ile kapatır veya ağız kısmının iç tarafına naylondan bir kapak ile havanın geri gelmesini önler. Tulumun en önemli kısmı sesin çıktığı “nav”dır. Kelime Farsça’da “içi oyulmuş odun” manasına gelir. Üstünde beş adet delik ve içerisinde “çibu”(çimon-çibun) denilen sipsi bulunan iki adet borudan oluşur. Hava tazyikinden doğan güçle sipsilere gelen baskı sesin çıkmasına yol açar, parmak vuruşları ile ses notalara dönüşür. Ağızda şişirilmiş olan tulum, koltuk altına alınır. Kolun dirsek içine gelen bölümü ile sıkılarak düdük veya düdüklerden ses çıkarılması sağlanır. Tulumun boş kalmaması için sağ ön ayağına takılan, ağza giren tahta boruya (bu boru, tulumu havayla doldurmaya yarar)”guda” veya “lülük” denir. Tulumun boyutları, derisi kullanılan havaya göre ayarlanır. Büyük tulumlu olanlara “guda” da denilmektedir. Genellikle sol ayağa yerleştirilen ve dem tutan parçaya “narter” ezgiyi çalan parçaya “zimok” denir.